Süt Akrabalığı ve Süt Bankası

  • Tarih ve Saat:
    • Aralık 27, 2014
    • 09:00 - 16:30
  • Yer:

    Aziz Mahmud Efendi Mah. Aziz Efendi Mektebi Sokak. No:4 Üsküdar, İstanbul, Türkiye.

  • İletişim Bilgileri:

Süt akrabalığı mahiyet olarak İslam’a has diyebileceğimiz sosyal ve  ferdi bir mefhumdur. Birçok yönüyle Müslüman topluluklarda yerini bulmuş, muayyen bir takım fıkhi hükümler çerçevesinde  toplumsal ve bireysel hayatı düzenleyici bir unsur olagelmiştir.

Hayatın başlangıcı ve sonu gibi içerisinde birçok fıkhi, etik ve ahlaki tartışmaları içeren konuları daha önceki çalıştaylarında ele alan İSAR Tıp ve Ahlak Çalışma Grubu, “Süt Akrabalığı ve Süt Bankası” başlıklı çalıştayı 27 Aralık 2014 Cumartesi günü interdisipliner bir yaklaşım ile gerçekleştirdi. İlahiyat, tıp, sosyoloji gibi farklı sahalardan uzmanlar tarafından sunulan tebliğler konunun fıkıh, etik, tarih ve sağlık politikaları gibi farklı perspektiflerle ele alınabilmesine imkan sağladı.

Çalıştayın ilk tebliğini Doç. Dr. Sertaç Arslanoğlu sundu. Konuşmasının ilk bölümünü anne sütünün tıbbi niteliklerine ayıran Arslanoğlu, anne sütünün insan sağlığı için önemini son dönem araştırmalarla ele aldı. Arslanoğlu, tebliğin ilerleyen kısımlarında anne sütü bankasının tam olarak neyi ifade ettiğine açıklık getirdi. Banka demek yerine anne  sütü merkezi tabirinin daha uygun gören Arslanoğlu, bu merkezlerde toplanacak  sütlerin sadece 1500 gram altında, prematüre bebekler için kullanılacağının ve bu  şekilde doğan bebeklerin başka bir gıda ile beslenmelerinin mümkün olmadığının  altını çizdi. Planlanan durumlarda en çok üzerinde durulan ve çokça hassasiyet gösterilen konunun süt  kayıtlarını tutmak olduğunu söyleyen Arslanoğlu, bu kayıtların nasıl tutulacağına da açıklık getirdi.

İlk oturumun ikinci konuşmasını Prof. Dr. Arif Kaygusuz yaptı. Anne sütünden kök hücrelerle gelen genetik materyalin sindirim sisteminden kana işlevini kaybetmeden geçmesi ve  bebeğin hücrelerine dahli halinde genetik materyal aktarımının söz konusu olabileceğine dair, henüz tam manasıyla ispat edilmese de, teorik düzeyden pratik sahaya inebilecek çalışmaların olduğunun altını çizen Kaygusuz, insanlarda, ağızdan alınan gıdadaki DNA’nın bağırsağı parçalanmadan geçtiğine dair çok sağlam delilllerin henüz olmadığını ifade etti.

İkinci oturum, Dr. Öğr. Üyesi Murat D. Çekin’in ‘’Süt Anneliğin Tarihi’’ başlıklı konuşmasıyla başladı. Çekin, anne sütü tarihinin oldukça eskiye çekilebileceğini, farklı çoğrafyalarda farklı şekillerde anne sütü uygulamalarının olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Nil Sarı tarafından yapılan tebliğ, klasik ve modern dönem Osmanlısı’ndan  verilen örnekleri ortaya koydu. Çeşitli minyatürler ve el yazmaları ile sütannelik üzerinden bir Osmanlı modernleşmesi okuması yapan Sarı, Osmanlı tabiplerinin her dönemde ilk tavsiyesinin sütü bebeğin annesinin vermesi gerektiği olduğunun altını çizdi. 

Doç. Dr. Davut İltaş ‘’Süt Akrabalığının Fıkhi Açıdan Değerlendirilmesi’’ adlı sunumunda süt akrabalığına dair fıkhi hükümleri detaylı bir şekilde inceleyip süt ile oluşan akrabalığın ne gibi fıkhi sonuçlar doğurduğunu dinleyicilere aktardı. Prof. Dr. Ahmet Yaman konuşmasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın süt bankası oluşturulmasına yaklaşımını ele aldı. Nazife Şişman anneliği, anne sütünü ve çocuk beslenmesini sosyolojik açıdan değerlendirdi, kapitalizm ve modernizm eşliğinde toplumun nasıl bir yöne evrildiğini anne sütü üzerinden inceledi. Şişman, 1995 yılında ilk defa bilimsel annelik tabirinin literatüre girdiğini ve bugün anne sütünün endüstrilize edilmiş bir meta haline dönüştürüldüğünü nazara sundu. Tüm konuşmacı ve dinleyicilere bu münbit, son derece istifadeli geçen çalıştay için teşekkür ediyor, ilmi çalışmalarının daha da bereketlenmesini Allah’tan niyaz ediyoruz. 

Galeri