İnsanın madde üzerindeki egemenliğinin arttığı çağımızda tıptaki gelişmeler insanın hayatla ve ölümle olan ilişkisini değiştirmiştir. İnsanın ölümle savaşı, bu savaşı sorgulatan gelişmelere sebep olmuş, insanlara “hayat ne pahasına olursa olsun uzatılmalı mıdır” sorusunu sordurmuştur.
Hayat kalitesi düşse de çabalamaya devam eden uygulamalar yerini huzurlu bir şekilde sona ulaşmaya dönüşmüştür. Palyatif tıp, tedavinin fayda etmediği durumlarda insanın şikayetine yönelerek yaşam kalitesini artırmakta aynı zamanda hayatın son demlerini insanın huzur bulduğu bir ortamda psikososyal açıdan iyi bir şekilde geçirmesini hedeflemektedir.
İSAR Tıp ve Ahlak Çalışma Grubu 4-5 Ekim 2017 tarihlerinde Palyatif Tıp ve Hayatın Sonu sempozyumunu İSAR konferans salonunda yüksek katılımla gerçekleştirmiştir. Böylece dini, hukuki ve etik açıdan modern tıbbi meseleleri ele aldığı sempozyumlarına bir yenisini daha eklemiştir. Yurtiçinden ve yurtdışından birçok mütehassısın konuşmacı olarak katıldığı sempozyumda; hayatın sonu ve ölüm düşüncesi, yaşamın sonunda verilen kararların etik boyutları, palyatif bakım etiği (İran ve Irak tecrübeleri bağlamında değerlendirme), palyatif tıpta etik sorunlar, palyatif tıpta hukuki sorunlar ve palyatif tıpta manevi bakım konuları farklı oturumlarda ele alındı. Ayrıca sempozyumun sonunda “palyatif bakım ve manevi bakım uygulamaları” başlıklı panel gerçekleştirildi. Her sunumun ardından dinleyicilerin katılımıyla konular derinlikli bir şekilde tartışıldı.
Sempozyum sonunda dünyada mevcut palyatif bakım uygulamaları, yaşamın sonunu ilgilendiren meseleler (kötü teşhisin söylenmesi, ötanazi, beslenme ve ağrı tedavileri vs) kapsamlı bir şekilde değerlendirilmiş oldu. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sunduğu manevi bakım hizmetleri, terminal dönem hastaların ve ailelerinin psikososyal ihtiyaçları da sempozyumda değinilen başlıklar arasındaydı.
İki günün sonunda katılımcılar konuyla ilgili akıllarındaki bazı soru işaretlerini gidererek, dahası yeni sorulara ve bu sorular için çözüm arayışına sahip olarak ayrıldı. İSAR TAÇ grubunun organize ettiği sempozyum böylesine güncel bir konuda büyük bir eksiği doldurmuş daha önemlisi bu konuda bir bilinç kazandırılmasına vesile olmuştur.