Günümüzde birçok alan, bilişim ve teknolojiden çokça istifade etmektedir. Bilginin artması ve bu büyük toplamın kaydedilmesi bilim bilişimcilerini “big data” terimini tanımlamaya itmiştir. Teknolojinin bu denli ilerlemesi bilgiye; kontrol edilebilir, anlamlı bir şekilde toplanabilir ve pratik hayata doğrudan ve etkili bir şekilde fayda sağlayabilir bir yapı kazandırmıştır.
Big data düşüncesi astronomi, perakende satış, arama motorları, politika gibi alanlarda kullanılagelmiştir. Bilgiler sanal ortamlarda kayıt altına alınmakta, çeşitli aplikasyonlarla bazı merkezlerde toplanmakta bu bilgilere ulaşım kimi yetkilendirmelerle mümkün olmaktadır. Tüm bu gelişmelerden elbette tıp da etkilenmiştir. Her geçen sürede elektronik sağlık kayıtları katlanarak artmakta, kalitatif (hastaya dair notlar vb.) ve kantitatif (laboratuar değerleri, radyoloji, farmakolojik değerler vb.) değerleri içine alan bir bilgi bankasına duyulan ihtiyaç, giderek kendisini hissettirmektedir.
Popülasyona dair tıbbi bilgilerin bir elde toplanması neticesinde büyük bir bilgi bankasının oluşmasının;
- Tıbbın personalizasyonu sağlayacağı,
- Tıbbi karar vermede doğruluk/kolaylık payını arttıracağı,
- Yeni tıbbi bilgi üretimini genişleteceği,
- Hekimlere hastaları için karar vermede katı kurallarla çizilmiş kılavuzları kullanmak yerine gerçek zamanlı hasta analizini kullanmayı mümkün kılacağı (benzer profillerdeki hastaya yaklaşımın hekimler arasındaki big data üzerinden bilgi paylaşımıyla sağlanacağı),
- Hasta merkezli tıp anlayışını kuvvetlendireceği düşünülmektedir.
Tüm bunların yanında verinin kapitale dönüşümü, uluslar arası bir güç unsuru haline gelmesi, gizlilik ve güvenliğinin sağlanması birtakım etik, hukuki ve sosyal problemleri de beraberinde getirmektedir.
Bu bağlamda;
- Big data kavramının ortaya çıkışı, tarihi serencamı, bilişimdeki yeri ve tıpta kullanımı,
- Tıbbi metodolojinin ve bilginin “big data” kullanımıyla nasıl değişip dönüşeceği,
- Kişiye ait bilgilerin mahremiyetinin fıkhi boyutu ve veri mahremiyetinin hukuki zemini,
- Gizlilik ilkesinin dini ve etik tartışması,
- Epistemolojik olarak büyük verinin dönüşümü gibi başlıklar tartışılmaya değer bulunmuştur.
İstanbul Araştırma ve Eğitim Vakfı (İSAR) Tıp ve Ahlak Çalışma grubu İSAR konferans salonunda 3 Aralık 2016 tarihinde düzenlediği “Tıpta Büyük Veri Çalıştayı” ile büyük veri, teoriden pratiğe birçok yönüyle ele alındı. Alanında uzman akademisyenlerin katıldığı iki oturumluk çalıştayla Big Data (Büyük Veri) tıbbi, hukuki, sosyolojik ve etik açıdan detaylı bir şekilde tartışıldı. İki oturumdan oluşan “Tıpta Büyük Veri Çalıştayı” nın ilk oturumu İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk’ün ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü, aynı zamanda ilk oturumun başkanı olan Prof. Dr. M. İhsan Karaman’ın açılış konuşmalarıyla başladı.
İlk konuşmada İstanbul Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Radyoloji
Klinik Şefi Prof. Dr. Hakkı Muammer Karakaş, büyük veriyi endüstriyel internet ve sağlık alanındaki uygulamalar açısından değerlendirdi. Tıpta büyük verinin ne anlam ifade ettiği konusuyla tebliğine başlayan Karakaş, güncel gelişmeleri ve özellikle de radyoloji alanında yapılan birtakım uygulamaları dinleyiciye aktardı. Dünyada yataksız veri hastanelerinin kurulmaya başladığını belirten Karakaş, gelecekte hem ülkemizi hem de dünyayı nelerin beklediğini gözler önüne serdi.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü, Proje ve Kaynak Geliştirme Birim Sorumlusu Umut Elmas is Sağlık Bakanlığı’nda büyük verinin kullanım alanlarından ve e-Nabız uygulamasının halen ve yakın gelecekteki kullanımından bahsetti. Türkiye’deki tüm sağlık kuruluşlarının senkronize edileceği uygulamaların müjdesini veren Elmas, Türkiye için büyük veri kullanımının kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunun altını çizdi.
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Handan Ankaralı, verinin 2 mb’tan yottabaytlara kadar olan tarihi serencamıyla sunumuna başladı. Bir noktadan sonra klasik istatistik metotlarının veriyi işlemeye güç yetiremediğinin ve artık büyük verinin gündeme geldiğinin altını çizen Ankaralı, istatistiğin tıbbi bilginin üretimindeki yeri ve önemini çeşitli örneklerle ortaya koydu.
İlk oturumun son konuşmacısı Dr. Erkan Karabekmez ise veriye/bilgiye modern ve postmodern bakışı inceleyip tabii ve beşeri bilimler arasındaki epistemoloji farkına vurgu yaptı. Bildiğimiz şeylerin artması, karmaşıklaşması hakikati nasıl ve ne kadar önceleyebilir sorusuna cevap arayan Karabekmez, omics’ler üzerinden veri-yoğun çağın inceliklerini dinleyenlere aktardı.
Doç. Dr. Hakan Ertin’in başkanlığını yaptığı ikinci oturum Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Bedii
Kaya’nın büyük veriyi hukuki açıdan incelediği sunumuyla başladı. Türk ve dünya hukukundaki düzenleme ve yeniliklere dikkat çeken Kaya, bilişim hukukunun önemini gözler önüne serdi.
Oturumun ikinci konuşmacısı olan İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlhan İlkılıç ise büyük verinin epistemolojik yönleri ile etik sorunları üzerinde durdu. Büyük verinin daha iyi bir tıp oluşturacağı varsayımının sorgulanması gerektiğinin altını çizen İlkılıç, verinin nedensellik ve korelasyon sorunu üzerinde durdu. İlkılıç, tıbbi etik bağlamında hasta-hekim ilişkisi, tedavi başarısı ve hasta/hastalık anlayışındaki değişim başlıklarını inceledi.
Oturumun son konuşmacısı olarak İstanbul Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim
dalı öğrencisi Rukiye Şahin ise büyük verinin sosyolojik boyutunu dinleyicilere aktardı. Verinin bir güç odağı olarak zuhur ettiğini belirten Şahin, bu gücün mahremiyetin ihlali için müsait bir ortam oluşturduğunu ifade etti.
Çalıştay, daha önceki İSAR TAÇG tarafından gerçekleştirilen organizasyonlarda olduğu gibi tebliğleri, soruları ve tartışmalarıyla ilmi manada son derece mümbit, ufuk açıcı bir ortama sahne oldu. Doç. Dr. Hakan Ertin’in değerlendirme konuşmasıyla çalıştay sona erdi.